29 Ekim 2010 Cuma

parantez içleri..

Fırtına mı ekiyorum ? Kuytu bir orman beni ondan koruyabilir mi?

Gitmeliyim..

Zamanı gelmedi mi ? Şimdi gitmiyor O. Ama gitmeyecek mi ?

Fırladım yine beynimin içine.Sesler vızıldıyor ,çarpıyor..Kovalamıyorum hiçbirini..Ben izin vermedim aslında içimdeki hükümlerine.. Çok güvenilir olmasalarda,gözden çıkarılamayacak oldukları için 'kabul ettim sadece. Ben besliyorum. Onlar evirip çeviriyorlar düşüncelerimi. Zaman zaman ufak ufak ısırıyorlar hislerimi..Fısıldıyorlar geceleri.. Ama hepsi özünde o kadar küçük ki..Usulca söylüyorlar,aniden susuyorlar. Ezip geçmek istiyorum üzerinden. Ezsem de,zehri beynimde işte.Parçalanmaktan bıktım. Bölünmekten usandım iyice. Sınırları,sınırlandırmaları,eksilmeleri,azalmaları,sakatlanmaları,felce uğramaları öğretiyorlar.Oysa sonsuzluğa uzanmak istiyorum sadece. Renkli gölgeler bırakmayı düşlüyorum. Saman taneleri gibi parçalı ışıklar bekliyorum.

Ruhumu koruyor onlar belki de. Ben bedenimi yaşama indirdikçe,izliyor ve koruyor onlar beni.Öylece bırakıyorlar biri gelirse.Sonra hiçlik. Yaşamıma ve özgürlüğüme kastetmiyorlar asla. Ama başka duygulara yer açabilmek için;beynimdekileri susturmalı ve yaşamım üzerine tüm kuramları bir kenara itmeliyim. Oysa kimse buna değmedi. Yürümeye başladım ve bir kaygı duymadım .Bir yere varıp varmayacağımı ya da vardığımda ne yapacağımı soruglamadan çıkmıştım bu yola. Ve başka bir yolla kesişti.

Durup baktım o zaman geriye. Ayak izlerime..Düşünp kalkmalardan,yaralanmalardan arda kalan kan izleri..Orada burada uzanıp kalmış düşlere.. Ne olursa olsun,ışık' diye haykırdığım gri yolu izlemek yerine,derin bir nefes alarak,kollarımı göğsümde,kalbimin tam üzerine kenetleyerek gittim ileriye..

Soğuk yüzüme çarptı zaman geçtikçe..Çaresizce ağırlaştım.Resimler soluklaştı gitgide zihnimde. Yoğun,derin ve koca bir karanlığa gömülmüş gibiyim yıllar sonra bile. İçimde hala yaşamı da ölümü de barındırıyorum.Hiçbirinden korkmadan..ama ölüme daha eğilimli yaşıyorum.Yaşadıkça da ölümü tadıyorum.. Ve düzenlenmiş alanlardan uzaklaştırıyor bu da beni.Rüzgarın beni sürüklemesini,köklerime dönmeye tercih ediyorum. Rüyalarımla,bedelimi ödüyorum..

O özenle koruduğum,elimden kaçırmamak için büyük bir kıskançlıkla saklayıp sakındığım o küçük,o saçma sapan o yumuşak ama değerli yanım;bendeki çocuk sağlıyor umudu. İçimdeki sıkıntıya ,kaygıya,telaşa,kıskançlığa,güçsüzlüğe,tutarsızlığa,temelsizliğe,yetersizliğe,düşlere,yanılsamalara,yalana,umarsızlığa,umursamazlığa,duygusuzluğa,hatta ve hatta acıya rağmen. İçimden kendime karşı karşı gelişen her şeye rağmen. Bu yüzden hem hüzünlü hem de umut dolu olabiliyorum aynı zamanda. Bunlar, birbirininin içine geçmiş binlerce halka gibi. Her seferinde beni birbirinden farklı ve sonu öngörülemeyen yerlere sürüklüyorlar. Sonsuz bir karmaşaya salıyorlar.

Rahatsız bir insanım biliyorum. Engel olamıyorum sezgilerime , içgüdülerime. Saplantı ve takıntılarıma,razı oluyorum. Beynimi beceriyor bu korkular ama ben hala beni bütünleyen bu seslerden uzak kalmaktan korkuyorum. Geleceğe ne kadar bağlı olsam da bu yüzden şimdiki zamanda hep huzursuzum. Kopuk,kendi içime dönük bir yaşam her zaman daha az hasarlı.Ama bir yanım da gerçekliği arıyor. Böylece çevremle hiç ilgisi olmayan bir dünya yaratıyorum kendime. Kördüğüm oldum. Ama bir çekim gücü var içimde. İki ucun arasındayım her seferinde. Kulaklarımdaki yankıyı ne duyabilen var ne de varlığından haberdarolan. İçimden bir ses saklanmam gerektiğini söylüyor. O anda içimde bir şey beni ısırıyor. Anlatmayı istemiyorum. Çünkü yanıcılığımın son aşamasına geliyorum. Anlaşılamayacak kadar delice ve karman çorman şeyleri içimde tutuyorum. Yansımasını sadece bakışlarımda taşıyorum. Onlarda bazen kayboluyorlar,bazen benim olduklarını bile unutuyorlar. Kolay kolay parçalanmayan,sıkıştırılmış külden yapılmış gibi yaşamama alışmışlar. Kafamın içinde uğuldayan yankıya,fısıldamalarına,rüzgarını ve esintisini sezdirecek kadar güçlü oluşuna.. Öksürüyorum.. Ben de böyle tpeki veriyorum.. Ama öksürerek söküp atamıyorum.. Ben onları yaşamak ve zorundayım ve onları tekrar tekrar duymalıyım.

Sanırım,her şeyi geride bırakmak için rüyalarımla bir şenlik duyurmak zorundayım. Belki de rüyalarımı başkalarına bırakmalıyım. Ya da duygularımı dışa vurmadan,sakince,suçlu bulduğum herkesi tekme tokat pataklamalıyım. Kendi kendimle bir hesabım varsa hep bir zıtlık,bir gariplik oluyor üzerimde. Bağırıp yardım istememi,kaçıp kurtulmamı engelleyen bir ağırlık,bir baskı hissediyorum,uyanıkken de..Kabustan sonra titrerken de.

Özgürleştirdiğim şey seslerimdir belki de. Onlar gerçekten benimse. Tutarsam ele geçirecekler işte,öldürürcesine..Benim,kendi adıma ölmeye hakkım vardır heralde ? Yaşatmıyorlar madem hayaletlerle..

Sonsuz alanlarda,belli belirsiz ufuklarda yüzleştim hep kendimle.. Ürkmeye alışmıştım derinlikten. Yalnızca içimde akıp giden yaşamla ilgileniyorum,ona dönük,ona bakıyorum. Bu karanlık,bilinmeyen,kimsenin anlamadığı dünyayı kendi içimde yaşatmalıyım çünkü benim dışımda beni yaşatabilecek hiç kimse yok. Sadece Onun beni yaşatabileceğine ve günbegün ölmeme izin vermeyeceğini umuyordum. ama şuan bana yaptığı beni tek vuruşta öldürmekten bin beter.

Haklı bu sefer de.Kanatlarını istiyor. Oysa ben özgürlük beklediğimde,Onun eksikliğini hissederim. Yüz yüze gelirsem yılgınlık görülüyor. Ama o benim için geldi yine de. Benim içinse şu ya da bu yaşam hiç fark etmiyor artık. Eğer O yanımda değilse,benim için o ya da bu kader fark etmez,ikisi de aynı derece de ağır.

Sevmek için acı çekmem,acı çekmem için de ölmem gerekir. Ona armağan ettiğim yanım..Bana döner mi bir gün uçup giderse.. Herneyse..

Ne diyordum ? Neyden bahsediyorum ?

Elbette;

bilmiyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder